Bir tür killi topraktan yapılan ve fırında pişirilen, bir yüzeyi sırlanmış, çeşitli renk ve motiflerle süslenmiş, pişmiş toprak parçasına "seramik” denir. Fırınlanan kilden yapılan nesneler parçaların kırılmasını ve çatlamasını önlemek için kuvars ve ergitici feldispat karışımından oluşan hamuru ihtiva eder.
Seramiği özlü ve özsüz olmak üzere iki başlık altında inceleyebiliriz. Özlü seramik; ham maddeleri su ile yoğrulabilen, kolay şekil verilebilen ve kuruduktan sonra deforme olmayan ürünlerdir. Özsüz seramik ise; ham maddeleri çok iyi öğütülmüş topraktan yapılmış olsa bile, su ile kolay şekil almayan ve kuruduğunda çabuk bozulabilen malzemelerden oluşur.
İlk Türk Devletleri’nde de görülen seramik sanatı, Selçuklular ve Osmanlı Devleti zamanında zengin bir ürün yelpazesine sahiptir.İnsanoğlu var olduğu müddetçe seramik sanatı onun hayatındaki önemini koruyacaktı
Anadolu Selçuklu mimarisinde seramik; câmi, mescit, medrese, türbe, minare ve saraylarda görülür. Osmanlı devrinin en parlak örnekleri, 15 ve 16. yüzyıllarda öne çıkmıştır.” Mavi-beyaz” diye isimlendirilen bu seramiklerin merkezi İznik ve Kütahya’dır. Selçuklular zamanında seramik merkezi olan Konya, Osmanlılar zamanında bu işi İznik’e devretmiştir. İznik 17. yüzyılda bu unvanı Kütahya’ya vermiştir. Günümüzde "seramik” denildiğinde akla ilk gelen şehir yine Kütahya’dır.
Kayseri'de Seramik ürünleri Türkiye'de marka haline gelmiş KAYMEK (e38) tarafından satışa sunulmaktadır.